23 Mayıs 2014 Cuma

KÖTÜ KOKULARDAN ARINMALIYIZ...



Dün gece bir rüya gördüm, hala etkisi üzerimde.
Dört sayfa yazı ve resim. Yazı şöyle başlıyor, mutfağımdan kaç gündür gelen kötü kokular vardı diye başlayıp etkileyici bir şekilde devam eden yaşanılmış bir olayı anlatıyordu. Resimlerde öyle sanki olayı anlatır cinstendi.
Bu rüyanın tabirini yaparken hayırlısı deyip başlıyorum. 
Hayatımız mutfağımızda pişirdiğimiz yemekler gibi belkide, güzel olan ve severek yapılan yemek güzel kokar , ve severek yenilir. Ama bir de şöyle düşünelim  sevmediğimiz kötü kokulu ne varsa içine atıp pişirdiğimiz yemek nasıl güzel olur ve güzel kokabilir ki?
Yaşadığımız ne varsa iyi ya da kötü güzel ya da çirkin ne varsa kokularını güzelleştirecek olanda biziz. 
Ama nasıl dediğinizi hissedebiliyorum. Nasıl mı?
SABIR TAŞIYLA hayatımızın merkezine  sabrı oturtmalıyız. Başka yolumuz yok Müslüman kadın ve Müslüman anne olarak. En basit bir örnek bir kıyafeti en fazla kokana kadar giyebilirsiniz belki. Onu kokulardan arındırıp tekrar kullanabilmek için onu temizlemeniz gerekir, yani bir çaba sarf etmeniz gerekiyor.
Mutfağınızı düşünün hiç toplamadığınızı temizlemediğinizi günlerce belkide o mutfağa girip yemek yapmak gelir mi içinizden, gelmez değil mi? İşte hayatımızdaki yaşadığımız olaylarda böyle emek vermeden sabretmeden güzel kokular bekleyemeyiz. Bunu beklemek sizi mutsuz etmekten ve hayatınızı mahvetmekten başka bir işe yaramaz. Emek vermek sabretmek güzel bir şey bunu bütün hayatımıza yaydığımızda sihirli bir elin değdiğini hissedeceksiniz.



ASR SURESİ

1. Yemin ederim O Asra (içinde akıp giden insan ömrüne) ki,
2. Muhakkak ki insan, hüsran içindedir!
3. Ancak (hakikatlerine) iman edip imanın gereğini uygulayanlar, birbirlerine Hak olarak tavsiye edenler ve birbirlerine Sabrı tavsiye edenler hariç!

14 Mayıs 2014 Çarşamba

Annem Annem

        BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM


       Blog açma fikri çok uzun zamandır yapmak istediğim ama hem cesaret hem de vakit bulamadığım bir şeydi.
Belkide hep söylediğim inandığım gibi nasip bu zamanaymış.Yazmayı, okumayı ve paylaşmayı hep sevmişimdir. Blogun ilk yazısını çok düşündüm ve en uygun yazının  hayatımın başlangıcı ve en önemlisi olan ANNEM'e olan duygularımı düşüncelerimi yazarak başlamak istedim ve en doğru karar olduğuna şimdi daha da eminim :)

       Ne zaman İki satır yazmaya kalksam kendimi tutamadığım bir ağlama haline sokar beni nedendir bilmiyorum. Sanırım anne olduktan sonra hem evlat hem anne rolünde olmamdan kaynaklanıyor. Her duyduğuna gördüğüne ağlar oldum. (Ben seviyorum sanırım ağlamayı mutluluğa bile)

       Annem anne olmayı ve bu zorlu süreçleri bundan 30 yıl önce hem de üç kez nasıl yaşadı, neler hissetti, içinde ne fırtınalar koptu, ne kadar ağladı, nelere şükretti , nelere küfretti içinden bilemiyorum. Ama bilmeyi çok isterdim. Keşke bana anlatsa diyeceğim ama anlatmaz ki üzülmemi istemez anne çünkü şimdi daha iyi anlıyorum onu. Bir deftere yazmış olsaydı ve  sanki oymuşcasına okusaydım ağlaya ağlaya annemi ondan dinlemiş olsaydım. Kendi çocukluğumu, babamın gençliğini, kardeşlerimi anlatsaydı. Kendini , neler yaşadı annesiz hemde.
Beni annemde en çok etkileyen ve üzen her seferinde ciğerimi yerinden söken acısı, anneannemi 18 yaşında kaybetmiş olması. Ne büyük acı anneye en ihtiyaç duyduğu yaşta annesiz kalmak.
Bir kitapta okuduğum söz bu yüzden hiç aklımdan çıkmaz. "Annesizlik kaç yaşına gelirse gelsin, ne kadar güçlü konumda olursa olsun kadınlar için çok ciddi bir yoksunluktur.Çünkü şimdi annem hiç olmadığı kadar kabullenmiş,sessiz,o kadar kendi dünyasında ki...Eminim şükrediyor evlatları ve yaşamı için ama tek bir serzeniş tek bir keşke tek bir gözyaşı olmadan...Kim bilir belki içinde hala cevaplayamadığı soruları  var ama belli etmiyor hiç Hiç etmedi ki hiçbir zaman...Hep ağırbaşlı,hep her şeyi kabullenen,hep az konuşan ve hep boynu bükük...
     
       Ahhh anacım ahh o hep ettiğin beylik lafların hepsi hafızamda ve hepsini  kabullendim çünkü hepsi o kadar doğru ki annem...
Değmiyor anne hiçbir şeye üzülmeye değmiyor. Ama annem hiçbir şey için geç değil kızdırdığım, küstüğüm, bağırdığım, ağlattığım tüm zamanlar için korkunç bir pişmanlık var yüreğimin ortasında... Kızıma her kızdığımda acaba ben bu zamanlarda ne yapardım acaba annem beni nasıl görürdü düşüncesi git gide artıyor içimde, ben de yaşlanıyorum anne belkide o yüzden bu kadar birikiyor düşünceler. Gençliğimin avereliği yok hayatı düşe kalka öğreniyorum senin o nasihatlerin benim rehberim oldu. kelimeler yetersiz kalıyor annem seni sana anlatmak çok zormuş. Dilerim Allah'tan senin bana öğrettiğin sabrı bende kızıma öğretebileyim. Annem seni çok seviyorum hem de çok...